Karma Yaş

Sosyal öğrenme kuramını ortaya atan Albert Bandura, yıllar önce bir hacıyatmaz deneyi yaptı. Deney için bir odaya hacıyatmaz koydu. Odaya yetişkinler girdi ve hacıyatmaz ile saldırgan bir ilişki kurdular. Bu ilişkiyi çocuklar izledi. Ardından, yetişkinleri izleyen çocuklar odaya alındı. Çocukların da hacıyatmaz ile izledikleri yetişkinin kurduğu ilişkinin aynısını kurduğu gözlemlendi…
Sosyal öğrenme kuramını ortaya atan Albert Bandura, yıllar önce bir hacıyatmaz deneyi yaptı. Deney için bir odaya hacıyatmaz koydu. Odaya yetişkinler girdi ve hacıyatmaz ile saldırgan bir ilişki kurdular. Bu ilişkiyi çocuklar izledi. Ardından, yetişkinleri izleyen çocuklar odaya alındı. Çocukların da hacıyatmaz ile izledikleri yetişkinin kurduğu ilişkinin aynısını kurduğu gözlemlendi…
Burada deney bize şunu söylüyor: Neye maruz kalırsan, ona dönüşürsün. Önce insanın kendi dışındakinin davranışları, duyguları ve düşünceleri üzerinden şekillenen anlamlandırma süreci ve sürecin ürettiği kültür...
Hepsi bizleri yani sosyal varlıklar olan insanı birbirinden öğrenme sürecine yönlendiriyor. Sesleri, davranışları, tepkileri hepsini çevremizle etkileşim kurmaya başladığımız andan itibaren bilgi havuzumuzda biriktiriyoruz. Havuzdaki bilgileri deniyor, bilgiyi gerçek yaşantılarla deneyimle birleştirebilirsek buna da öğrenme diyoruz.
Çevremizi ne ile beslersek, biz de ona dönüşüyoruz. Tıpkı ne yersek ona dönüştüğümüz gibi. Kurduğumuz sosyal ilişkiler ve bağlar da bizlerin kim olduğunu belirliyor. Bu bağlamda karma yaş hem havuza girecek bilgi için, hem de bilgiyi deneyimle öğrenmeye dönüştürmek için zengin bir kaynak.
Sosyal öğrenme kuramının temel ilkelerinden biri bizlere şunu söylüyor: “Davranış öğrenilir fakat hemen gösterilemeyebilir. Gözlem sonunda kazanılan davranışlar hemen gösterilmese de daha sonraki yaşantıda ortaya çıkabilir.“ Yani biz yetişkinlerin şu anki davranış ve eylemlerini yönlendiren karar mekanizması 0-6 yaşta gördüğümüz, duyduğumuz, hissettiğimiz yani kısaca “edindiğimiz” deneyim havuzumuzdan çıkartıp kullandığımız bilgileri içeriyor olabilir.
İşte tam bu noktada, pedagoji bize karma yaşın ve doğru rol model olan yetişkinin önemini gösteriyor.
Bugün okullarda zorbalığın artmasının temel nedenlerinden biri de birleştirilmiş sınıfların azalması. Farklı yaşların ihtiyacını görüp, gözlemleyen ve uygun sosyal donanım kazanan çocuklar, farklılıklara ve farklı ihtiyaçlara saygıda öz değeri ve deneyimi yüksek çocuklar oluyorlar. Bizler yuvada yarattığımız kültür ile çocuklara yetişkin rol model olurken, yuva kültürüne aşina olan büyük yaş grubu, yuvada deneyimi taze olan küçük yaş grubuna yol gösteren bir ışığa dönüşüyor. Ve her seferinde bir önceki bir sonrakine aktararak tıpkı yıllardır süregelen insanlığın kültür aktarımı gibi ayna oluyor. Bir spiralin içinde ilerlerken, birinin feneri diğerini aydınlatıyor.
Fenerin kaynağı zenginleştikçe, aydınlattığı alan da genişlemiş oluyor...
Zülal Yeniçeri
Yeni Mevsim Eğitmeni ve Yuva Müdürü