Oryantasyon

Anne karnından dünyaya gelirken bir kapıdan geçeriz. Sonra o kapının ardındaki dünyada, yuvamız bildiğimiz evin odaları yeni dünyalar, yeni olasılıklar sunar bize. Bu yeni dünyalara ulaşmak için de kapıları kullanırız. Bedenimiz büyüdükçe, deneyimimiz artar, evrenimiz genişler.
Bedenimizin ve hareketin sınırladıklarıyla tanımladığımız, evimizin odacıklarından oluşan dünyamız bir anda adına başkalarının da “yuva” dediği yeni bir olasılıkla tanışır. Bu yeni dünyanın sakinleri ile tanışmak, uyumlanmak için, eski bildik dünyanın, ilk yuvanın deneyimlerini kullanırız. Yani ebeveynlerimizin ve evimizin. Bildiğimiz dünya bize, “Burası güvenli.” derse, güvenin oluşturduğu yeni zeminde, yeni bağlar inşa etmeye başlarız. Yuvanın içinde bir yuva...
Tüm bunlar, her bir yeni deneyim, bir eşik atlamaktır. Buna da gelişim ve öğrenme deriz. Tanıdığımız, bildiğimizin dışında yeni olana “oryante” olur, uyumlanırız.
Uyum sağlamak ile uyumlanmak birbirinden hayli farklıdır…
Dilin eski kullanımında bu kelime için “zemine zamana uygun” denirmiş. Şimdilerde de tam yerini buluyor aslında:
Referans noktalarımızdan, eski deneyimlerimizden edindiğimiz bilgi ile “güvenin oluşturduğu yeni zeminde yuvaya uyum sağlıyoruz.” Bu büyümeye ve aynı zamanda; hem ilk kez ayrışıp hem aynı anda ilk kez topluluk olmaya uyumlanmaya “oryantasyon” diyoruz.
Yeni Mevsim